YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR DESTEK EĞİTİM PROGRAMI

Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel bozukluktur. Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı sanılmaktadır. Bu metinde otizm spektrum bozukluğu için kullanım kolaylığı nedeniyle zaman zaman otizm terimi kullanılmıştır.

Bugün, otizm spektrum bozukluğuna neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte genetik temelli olduğuna ilişkin bulgular vardır. Ancak hangi gen ya da genlerin sorumlu olduğu henüz bilinmemektedir. Çevresel faktörlerin de otizme yol açabildiğine ilişkin görüşler vardır.

Otizm, günümüzde rastlanan en yaygın nörolojik bozukluktur.

Otistik bozukluğun tüm ırklarda, etnik gruplarda ya da sosyal statüsü farklı gruplarda görülebileceği, ailenin gelir durumu, yaşam biçimi ve eğitim düzeyi ile otistik bozukluk arasında bir bağ olmadığı vurgulanmaktadır.

Cinsiyetle ilişkili olarak farklı görülme sıklığı bilgileri bulunmasına rağmen, ortak görüş, erkeklerde kızlardan daha fazla görüldüğüdür.

Otizm tanısı alan çocukların çoğunda değişik derecelerde öğrenme güçlüğü ve zekâ geriliği de görülebilir.

Otizm, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda adı çok sık duyulan bir özel eğitim kategorisidir. Otizm terimi, zaman içinde yerini, otizm spektrum bozuklukları terimine bırakmıştır. Otizm spektrum bozukluğu kavramı ile ilişkili belli başlı olgular şöyle sıralanabilir;

  • Otizm spektrum bozukluğunun nörolojik nedenlerden kaynaklandığı sanılmaktadır. Otizm spektrum bozukluğu tanılı bireylerin önemli bir bölümünde (yaklaşık %35), beyindeki anormal elektrik hareketlerine bağlı olarak; nöbet, istemsiz hareketler, bilinç yitimi vb. nörolojik sorunlar da görülebilir.
  • Otizm spektrum bozukluğu bir ruh hastalığı değildir; ancak, belirtileri bazı ruh hastalıklarını çağrıştırabilir.
  • Yapılan bilimsel araştırmalar, otizm spektrum bozukluğunun çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin sosyo-ekonomik özellikleriyle ilişkisi olmadığını göstermiştir.
  • Otizm spektrum bozukluğunun kalıtsal olabileceği yönünde bulgular vardır; ancak, buna yol açan gen ya da genler henüz bulunmuş değildir.
  • Önceki yıllarda otizm spektrum bozukluğunun görülme oranının 500’de bir olduğu kabul edilirken, son verilere göre, otizm spektrum bozukluğunun yaklaşık her 68 çocuktan birini etkilediği düşünülmektedir. Ayrıca, erkeklerdeki yaygınlığı kızlardan 4,3 kat fazladır.
  • Sanıldığının aksine, otizm spektrum bozukluğu tanılı bireylerin çoğunda, farklı düzeylerde zeka geriliği görülür. Ayrıca, zekâ testlerinde, belli alanlar, diğer alanlara kıyasla çok daha geri çıkabilir.
  • Otizm spektrum bozukluğu tanılı bireylerin pek azında (yaklaşık %10), çok güçlü bellek, müzik yeteneği vb. üstün özelliklere rastlanır.

1) Toplumsal İletişim ve Etkileşimde Güçlükler

  • İlişki kurma ve sürdürmede zorlanma
  • Göz kontağı kuramama
  • Duyguları ifade edememe
  • Etkileşim başlatma ve sürdürmede zorlanma

2) Sınırlı-Yineleyici Davranış Örüntüler (Tekrarlayıcı Davranışlar)

  • Basmakalıp ve tekrarlayıcı motor hareketler
  • Aynılıkta ısrar, rutine sıkı bağlılık
  • Sınırlı ve yoğun ilgi alanı
  • Duyusal az veya çok uyarılma

Sosyal Etkileşim Sorunları

Sosyal etkileşim için gerekli sözel olmayan davranışlarda yetersizlik:

  • Sıra dışı göz kontağı özellikleri: Göz kontağı hiç kurmamak, çok kısa süreli kurmak ya da alışılmadık biçimde kurmak. Örneğin, birden bire gözlerini karşısındakinin gözlerine dikmek ve kaçırmak.
  • Jest ve mimik kullanımında sınırlılık: Konuşurken çok az jest ve mimik kullanmak.
  • Başkalarına yaklaşmada sıra dışı özellikler: Sosyal ortamların gerektirdiği uzaklıkları ayarlayamamak; başkalarına fazla yakın ya da uzak durmak.
  • Ses kullanımında sıra dışılık: Konuşurken alışılmadık ses kalitesi ve vurgu özellikleri göstermek.

Yaşa uygun akran ilişkileri geliştirememek:

  • Arkadaşlık kurmakta zorlanmak: Çok az sayıda arkadaşa sahip olmak ya da hiç arkadaş edinememek.
  • Akranlarla etkileşimde bulunmamak: Kendi yaşıtlarıyla oynamada, konuşmada vb. çok isteksiz davranmak; örneğin, yalnızca kendisinden çok küçük ya da büyük kişilerle etkileşmek.
  • Yalnızca özel ilgilere dayalı ilişkiler geliştirmek: Belli kişilerle, yalnızca belli ilgilere dayalı olarak (örneğin, favori konularda) etkileşimde bulunmak.
  • Grup içinde etkileşimde bulunurken zorlanmak: Örneğin, işbirliğine dayalı oyunların kurallarına uymakta zorlanmak.

Başkalarıyla zevk, başarı ya da ilgi paylaşımında sınırlılık:

  • Yalnızlığı yeğlemek: Başkalarının genellikle aile üyeleriyle ya da arkadaşlarıyla birlikte yaptığı pek çok şeyi (örneğin; TV izlemek, yemek yemek, oyun oynamak vb.) yalnız başına yapmayı yeğlemek.
  • Belli olay ya da durumlara başkalarının dikkatini çekme çabası göstermemek: Örneğin; şaşırtıcı bir durum karşısında başkalarına işaret etmemek, bir şey başardığında başkalarıyla paylaşmamak vb.
  • Sözel övgü karşısında tepki vermemek: Başkalarının kendisine yönelttiği övgü sözleri ya da sözel onaylamalar karşısında çok az tepki vermek ya da hiç tepki vermemek. Örneğin, hoşnutluk belirtisi göstermemek.

Sosyal-duygusal davranışlarda sınırlılık:

  • Başkalarının ilgisi karşısında tepkisiz kalmak: Birileri kendisine seslendiğinde ya da kendisiyle etkileşmek istediğinde tepki vermemek, duymuyormuş ya da fark etmiyormuş gibi davranmak.
  • Başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik: Ortama birinin girmesi, ortamdan birinin çıkması, birinin konuşmaya başlaması gibi, başka çocukların çok ilgisini çeken bazı olaylar karşısında ilgisiz kalmak; böyle durumlarda, gülümseme gibi hoşnutluk ya da ağlama gibi hoşnutsuzluk ifadeleri göstermemek.
  • Başkalarının duygularını anlamada yetersizlik: Üzülen, ağlayan, kızan, sevinen vb. kişiler karşısında duyarsız davranmak; örneğin, üzgün birini rahatlatma çabası göstermemek.

İletişim Sorunları/Dil gelişiminde gecikme:

  • İki yaşından büyük olup da tek bir sözcük bile söylememek.
  • Üç yaşından büyük olup da iki sözcüklük basit ifadeler (örneğin, ‘baba git’) kullanmamak.
  • Konuşmaya başladıktan sonra basit bir dilbilgisi yapısı kullanmak ya da belli yanlışları tekrarlamaya devam etmek.

Karşılıklı konuşmada zorluk:

  • Karşılıklı konuşma başlatmada, sürdürmede ve sonlandırmada önemli sorunlar göstermek: Örneğin, bir kez konuşmaya başlayınca, konuşmayı uzun bir monolog şeklinde sürdürmek ve karşısındakilerin yorumlarını göz ardı etmek.
  • Konuşma konularında seçicilik: Kendi favori konuları dışındaki konularda çok zor ve isteksiz olarak konuşmak.

Sıra dışı ya da yinelenen dil kullanmak:

  • Başkalarının kendisine söylediklerini yinelemek.
  • Televizyondan duyduklarını ya da kitaplardan okuduklarını, ilişkisiz zamanlarda ve bağlam dışı olarak yinelemek.
  • Kendisinin uydurduğu ya da yalnızca kendisine anlam ifade eden sözleri yinelemek.
  • Aşırı resmilik ve didaktiklik gibi konuşma özellikleri göstermek.

Gelişimsel düzeye uygun olmayan oyun:

  • Senaryolu oyunlarda sınırlılık: Oyuncaklarla evcilik, okulculuk, doktorculuk vb. hayali oyunlar oynamamak.
  •  Sembolik oyunlarda sınırlılık: Bir nesneyi başka bir nesne olarak (örneğin, küpü mikrofon olarak) kullanarak oyun oynamamak.
  • Oyuncaklarla alışılmadık biçimlerde oynamak: Örneğin; topu zıplatmak yerine sürekli olarak bir eliyle vurmak, Legoları birbirine takıp bir şeyler yapmak yerine sıraya dizmek vb.
  • Sosyal oyunlara ilgisizlik: Küçük yaşlardayken, ‘ce-e’ vb. sosyal oyunlara karşı ilgi göstermemek.

Sınırlı/Yinelenen İlgi ve Davranışlar

  • İlgi takıntıları: Bazı konulara karşı aşırı ilgi duymak ve başka konuları dışlayarak sürekli o konularla ilgili konuşmak, okumak, ilgilenmek vb. istemek.
  • Bazı sıra dışı konulara aşırı ilgi duymak: Örneğin; astrofizik, uçak kazaları ya da sulama sistemleri.
  • İlgi duyduğu konularla ilgili ince ayrıntıları anımsamak: Kendi favori konularındaki en ince ayrıntıları bile ezbere bilmek.

Belli düzen ve rutinlere ilişkin aşırı ısrarcılık:

  • Belli etkinlikleri her zaman belli bir sırayla yapmak istemek: Örneğin, arabanın kapılarını hep aynı sırayla kapatmak.
  • Günlük rutinlerde değişiklik olmamasını istemek: Örneğin, eve gelirken hep aynı güzergahı izlemek ya da eve geldiğinde önce televizyonu açıp sonra tuvalete gitmek.
  • Günlük yaşamdaki değişiklikler karşısında aşırı tepki göstermek: En ufak bir değişiklik karşısında aşırı kaygılanmak ya da öfke nöbeti yaşamak.
  • Değişiklikleri daha kolay kabullenebilmek için, meydana gelecek değişikliklerle ilgili önceden bilgi sahibi olmaya gereksinim duymak.

Yinelenen (kendini uyarıcı) davranışlar:

  • Sıra dışı beden hareketleri: Örneğin; parmak ucunda yürümek, çok yavaş yürümek, kendi ekseni etrafında dönmek, durduğu yerde sallanmak, farklı bir beden duruşuna sahip olmak vb.
  • Sıra dışı el hareketleri: Örneğin; ellerini sallamak, parmaklarını gözlerinin önünde hareket ettirmek, ellerini farklı biçimlerde tutmak vb.

Nesnelerle ilgili sıra dışı ilgiler ve takıntılar:

  • Nesneleri sıra dışı amaçlarla kullanmak: Örneğin, oyuncak arabanın tekerleklerini çevirmek ya da oyuncak bebeğin gözlerini-açıp kapamak vb. davranışları tekrar tekrar yapmak.
  • Nesnelerin duyusal özellikleriyle aşırı ilgilenmek: Örneğin, eline aldığı her nesneyi koklamak ya da gözlerinin önünde tutarak ve evirip-çevirerek incelemek.
  • Hareket eden nesnelere aşırı ilgi göstermek: Örneğin; tekerlek ya da pervane gibi dönen nesnelere, akan su ya da yanıp sönen ışık gibi hızlı hareket eden görüntülere uzun sürelerle bakmak.
  • Nesne takıntıları: Bazı sıra dışı nesneleri (örneğin, bir silgi ya da küçük bir zincir parçası) elinden bırakmak ya da gözünün önünden ayırmak istememek.

FİZİKSEL TEDAVİ

  1. BOBATH TERAPİSİ

Fizyoterapist Bertha Bobath ve eşi nörofizyolog Karel Bobath tarafından 1940’lı yıllarda (ikinci dünya savaşı sonrası) serebral palsili çocukları tedavi etmek amacıyla geliştirilmiştir ve dünyada sıkça kullanılmaktadır.

Vücudu bir bütün olarak kabul eden bu teknikte, sensoriyel ve motor feedback kullanılarak sinerjilerin gelişiminin azaltılması ve uygun fonksiyonel postürlerin yeniden kazanılması amaçlanmaktadır. Bu tedavi yaklaşımında hasta bir bütün olarak tedavi edilir ve santral sinir sistemine bağlı bütün felçlerde kullanılabilir. Bobath’a göre anormal hareket kalıpları kırılmadan normal kalıpları geliştirmek mümkün değildir. Bu nedenle önce anormal patern baskılanmalıdır. Bunun için refleks inhibitör paternler denen aktiviteler kullanılır. Ters hareketler yaptırılarak anormal paterni hareketin pivot noktasında değiştirmeye çalışır ve hastanın pozisyonunu korumasına yönelik primitif refleksleri kullanmayı dener. Eğitime proksimalden başlanır, ancak distaller de spastisite paternini inhibe edecek şekilde manipüle edilmelidir. Nörogelişimsel teknik adını da alan bu teknikte amaç, hastada merkezi sinir sisteminin normal motor gelişimini kolaylaştırmaktır.

  1. GERİATRİK REHABİLİTASYON

Geriatrik rehabilitasyon, yaşlanma ile meydana gelen fizyolojik değişiklikler ve eşlik eden kronik hastalıklar, sosyoekonomik faktörler, mental ve ruhsal sorunların biri veya birkaçı nedeniyle azalan fonksiyonları geliştirmek ve yaşam kalitelerini geliştirmek amacıyla hasta ve ailesinin de içinde bulunduğu birçok profesyonel disiplinin birlikte yürüttükleri bilim alanıdır.

Fizyoterapi yaklaşımlarında, her bir yaşlı için problem listesi oluşturulması, problemler için kısa süreli ve uzun süreli amaçların belirlenmesi, yöntemlerin seçilmesi, her bir amacın gerçekleşeceği tahmini sürenin belirlenmesi yaşlı ve ailesi ile birlikte gerçekleştirilmelidir. Her aşamada hastanın bilgilendirilip cesaretlendirilmesinin önemi unutulmamalıdır. Hastanın mümkün olan en kısa sürede minimum yardımla transferlerini gerçekleştirebilmesi için yine yaşlının programa istekli katılımının önemi büyüktür. Hastanın isteksizliği süreyi uzatır. Bu nedenle ihtiyaç duyulan süre için hasta ve ailesiyle konuşulup ulaşılması planlanan fonksiyonel seviye birlikte belirlenmelidir.

Kalça kırıkları, ampütasyon, fiziksel kondüsyon yetersizliği, uzun süreli yatak istirahati (infarktüs, kalp ameliyatları, ciddi kronik hastalıklar sonrası), kognitif bozukluklar ve emosyonel problemleri olan yaşlılar için farklı alanlarda özelleşmiş fizyoterapi ve rehabilitasyon yaklaşımları başarılı sonuçlar vermektedir.

  1. MANUEL TERAPİ

Manuel terapi, el becerileri ile hastalığa tanı koymak ve tedavi etmektir. Bir başka deyişle, manuel terapi, el ile tanı ve tedavi yöntemlerini kullanarak eklemlerde, kas-bağ sisteminde, visseral organlarda ve omurgada hastalık veya herhangi bir değişim sonucu oluşmuş patolojik durumların düzeltilmesi veya yok edilmesidir. Manuel terapi son yıllarda bilim adamları ve doktorların ilgisini daha fazla çekmeye başlamıştır. Gün geçtikçe geliştirilen bu yöntemin özellikle Batı ülkeleri tarafından kullanımı daha da artmıştır. Manuel terapinin popüler olmasının nedenlerinden biri de hastanın kısa sürede ve hızlı bir şekilde sağlıklı haline kavuşmasıdır. Birçok kazada (trafik kazası, spor yaralanmaları vs.) bu yöntem kullanılarak anında müdahale ile hasta kurtarılabilir. Manuel Terapinin Kullanım Alanları

– Eklemler

– Kas-bağ sistemi

– Omurga

– İç organlar

  1. NÖROLOJİK REHABİLİTASYON

Nörolojik rehabilitasyon, periferik ve merkezi sinir sisteminin hasarlandığı durumlarda uygulanan fizik tedavi ve rehabilitasyon alanının bir alt birimidir. Nörolojik hastalıkların büyük bir kısmı hastalığın doğal gidişatı içerisinde sakatlığa sebep olan ve hastaları günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı bir duruma getiren tablolar şeklinde karşımıza çıkar.

Uygulama Alanları:

Hemipleji

Serabral palsy

Transvers myelit

Ataksi

Kafa travmaları sonrası

Beyin cerrahisi geçiren hastalar

Medulla spinalis yaralanmaları

Spinal kapanma anomalileri

Periferik sinir yaralanmaları

Multiple skleroz

Parkinson

Poliomyelit

Gullian Barre Sendromu

Nörolojik Rehabilitasyonda Amaçlar

Mevcut motor yetenekleri devam ettirmek

Komplikasyonları önlemek

Deformiteleri önlemek ve azaltmak

Sağlıkla ilgili fiziksel uygunluğu korumak ve arttırmak

Enerji harcamasını azaltmak

Ambulasyon becerilerini korumak

Bağımsızlığı arttırıcı yardımcı araç ve gereçleri belirlemek

Yaşam kalitesini arttırmak

Sosyal katılımı desteklemek

Kişisel ihtiyaçları konusunda bilgi düzeyini geliştirmek .

Normal hareket ve reaksiyonların fasilitasyonu

Fonksiyonel Hareket yeteneğini geliştirmek

Kas tonusunu geliştirmek

Boyun ve vücut düzeltme reaksiyonlarının gelişimini desteklemek

  1. ORTOPEDİK REHABİLİTASYON

Ortopedik rehabilitasyon, medikal ya da cerrahi tedavi gerektiren kas iskelet sistemi problemlerinde, tedavinin sonrasında hastanın kas, eklem sertliklerini gidermek, hastayı eski haline döndürmek için yapılan rehabilitasyon tedavisidir. Ortopedik rehabilitasyon, fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında özelleşmiş bir alt birim olup kas iskelet sisteminde bir çok hastalığın tedavisinde kanıta dayalı bilimsel yaklaşımlarla tedavi seçenekleri sunar. Ortopedik rehabilitasyona uygun olan hasta fizik tedavi hekimi ve fizyoterapist tarafından değerlendirildikten sonra hastaya özel rehabilitasyon programı çizilir ve rehabilitasyon süreci hasta-fizyoterapist birebir çalışarak başlar. Tedavinin süresi ve yapılacak seans sayısı hastanın problemine gore değişkenlik gösterir.

Ortopedik Rehabilitasyon programının uygulandığı alanlar:

Spor yaralanmaları sonrasında

Kırık ve Çıkıklar

Ön Çapraz Bağ Yaralanmaları

Artroplasti (Protez) ameliyatları sonrasında

Menisküs Yaralanmaları

Burkulmalar, yumuşak doku zedelenmeleri

  1. PEDİATRİK REHABİLİTASYON

Çocuğun rehabilitasyonu, erişkinle bazı benzerlikler ve farklar içerir. Pediatrik rehabilitasyon, normal çocuk bakımı ile bazı rehabilitasyon stratejilerinin bir araya gelmesi ile meydana gelir. Çocuğu küçük bir erişkin olarak görmek yanlıştır. Rehabilitasyon yaklaşımında özel fizyolojik parametreler, değişik terapötik yaklaşımlar söz konusudur. Hatta bazı durumlarda “rehabilitasyon” terimi yerine “habilitasyon” terimini kullanmak gerekir. Doğumsal patolojiler nedeniyle engelli çocuklarda henüz bir “yetenek” gelişmemiş olduğundan, kaybedilen yeteneğin yeniden kazandırılması değil, yaşamla bağdaşacak yeteneklerin çocuğa kazandırılması söz konusudur. Buna “habilitasyon” denmektedir. Doğumdan itibaren var olan patolojiler “konjenital” bozukluklar olarak sınıflanmaktadır. Bunlar genetik kökenli veya prenatal dönemde bir çevresel faktöre bağlı olabilir. Edinsel durumlar, travma, enfeksiyon veya diğer nedenlerle meydana gelir.

Pediatrik rehabilitasyonda değerlendirme

Engelli çocuğun muayenesi, dikkatli bir anamnez ve fizik muayene ile başlar.

Anamnez

Anamnez sıklıkla aileden alınır. Anamnezde dikkat edilecek noktalar:

  1. Tıbbi tanısal sorgulama– prenatal, perinatal ve postnatal dönem sorgulanır.

– Neonatal dönem sorgulanır-primer kas zaafı, solunum veya beslenme sorunları, irritabilite, anormal nörolojik bulgular

– Doğum kilosu, gebelik süresi

– Apgar skoru

– Prematürite varlığı- diplejik serebral palsi ile ilişkiki olabilir

– Yüksek doğum kilosu- travmatik doğum(brakial pleksus)

  1. Gelişim anamnezi-engelli çocuğun büyüme ve gelişmesi sorgulanır.

– Kaba ve ince motor fonksiyonlar

– Konuşma

– Sosyal davranışlar

  1. Genel sağlık– sistem sorgulaması, geçmişteki hastalıklar sorgulanır.
  2. Okul, davranış ve psikososyal anamnez alınır.

– Öğrenme yetersizliği olup olmadığı sorgulanır.

– Yaşıtlarına göre zeka ve sosyal davranışları nasıldır?

– Kişilik özellikleri- motivasyonu, uyku ve yemek yeme alışkanlıkları, aktivite düzeyi, disiplin ve uyum sorunları olup olmadığı, özel ilgi alanları.

  1. Aile anamnezi sorgulanır.

– Genetik geçişli hastalık olup olmadığı

– Ailede başka engelli, özürlü kişi varlığı

  1. POZİSYONEL BANTLAMA

Eklem problemlerinde fonksiyonu arttırmak-ağrıyı kesmek, kas ve diğer yumuşak doku problemlerinde de desteklemek-ağrıyı kesmek ve iyileşmeyi hızlandırmak için kullanılan klinik rijit bantlama yöntemi özel eğitim gerektiren bir manuel terapi yöntemidir.

Sıklıkla sporcu ve ortopedik rehabilitasyonunda kullanılan yöntem çok hızlı iyileşmeye ve hastanın şikâyetlerinin azaltılmasına imkân verir. Hiç bir ilaç içermeyen özel bantlar, manuel terapistler tarafından eklem ya da doku istenilen pozisyona getirildikten sonra o pozisyonun korunması ve tedavinin etkinliğinin sürdürülmesi amacıyla uygulanır.